İngiliz suç filmlerini severlerin imdadına yetişen bir film Dom
Hemingway. Amerika ve İngiltere'de çeşitli film festivallerinde açılışı
yaptıktan sonra ülkemizde biraz geçte olsa !f İstanbul Uluslararası Bağımsız
Filmler Festivali'nde gösterildi. Karakter filmlerinde kurgu ve senaryo,
türü ne olursa olsun derine inemez. Tek bir karaktere odaklı çekildiği için
senaryoda çok sayıda olay döngüsü veya çeşitlilik beklenmemeli. Mümkün
olduğunca sade anlatımla, izleyeni yormadan anlatılan bu karakter filmlerinin
tek riski izleyeni sıkmamaktır. Bu konuda Richard Shepard çok şanslı olacak ki
Jude Law ile çalışmıştır. Bazen filmi film yapan tek bir isim olabilir. Jude
Law etkisini, sergilediği oyunculukla görmek mümkün. Amerikalı yönetmen Richard
Shepard daha önce orta düzey aksiyon filmleriyle bizlere kendini tanıtmıştı. Bu
sefer bir festival filmiyle karşımızda. Jude Law haricinde yan karakterde
kendini ispatlamış bir isim Richard E. Grant ise oyunculuğuyla
kesinlikle ön plana çıkıyor. The Walking Dead'ten tanıdığımız Kerry Condon
oyuncu kadrosunda yer alıyor.
İngiliz
sinemasından tanıdığımız In Bruges,
Piggy, Snatch, Lock, Stock & Two Smoking Barrels gibi filmler daha önce
büyük yankı uyandırmış, ülke sınırlarının dışına çıkmış yapımlar olmuştu. Aynı
topraklardan aynı tür film olan Dom
Hemingway'i diğerlerinden ayıran özelliği ise aksiyonu sınırlı seviyede
tutmuş olması. Bunun yanı sıra oyuncu kadrosu ve senaryosuyla daha dar bir yol
izlenmiş. Yine de bilindik İngiliz havasını, bol diyaloglu komedi dolu
sahneleri izliyoruz. Dar açılarla değil de geniş açıdan gözü yormayan tek açı
tekniği kullanılmış. Bu sıcak İngiliz suç filminin kahramanını tanıyalım.
Sicili pek iç açıcı olmayan Dom Hemingway Londra'nın en meşhur kasa
hırsızıdır. 12 yıl hapis cezasından sonra özgürlüğüne kavuşur ve kendini Londra
sokaklarına atar. 12 yıl aradan sonra bıraktığı her şeyin değiştiğinin farkına
varır. Eşini kanserden kaybetmiş, ufak kızının çocukluğunu kaçırmış kötü bir
baba damgası yemiştir. Şimdi tek arzusu kızıyla kaçırdığı zamanları telafi
etmek ve kendini affettirmektir. Yaptığı eski işleri bırakıp tekrar hayatına
yön vermek isteyen Dom tahmin ettiği kadar kolay bir başlangıca geçemeyecek.
Açılış sahnesi Jude Law'ın tüm hünerlerini sergilemeye yetmiştir.
Karakteri tanımamıza yardımcı olan ve güldüren bu açılış sahnesi filme olumu bir
önyargıyla yaklaşmamıza yardımcı olmaktadır. Devamında Dom 12 yıl hapis
yatmasına neden olan olay için beraber çalıştığı isimlerden birinden kendisine
borçlu olduğunu söyler ve istediği parayı almaya gider. Olaylar ve
talihsizlikler kahramanımızın yakasını bırakmaz ve komik bir aksiyon film
boyunca devam eder. Tüm bu koşuşturmaca devam ederken, Dom'un ailesiyle arasını
düzeltme çabalarına ve karakterini tanıma fırsatı buluyoruz.
Jude Law o muhteşem İngiliz aksanıyla ve oyunculuğuyla bir kez daha kendisini hayran bırakıyor. İngiliz filmlerinin tipik özelliği bol diyaloglar içermesidir. Söz konusu Jude Law olunca bu diyaloglar keyifli bir hal almakta. Dom karakteri farklı biri değildir aslında. Bilindik İngiliz kültürünü taşıyan, alkole ve kadınlara olan düşkünlüğüyle geveze bir tip. Dom patavatsız, küfürbaz, başına buyruk biridir. Bu halleri başına dertler açacaktır. Filmde en çok vurgulanan özelliği ise şanssız oluşu ve attığı her adımda işlerin kötüye gitmesidir. Ama en kötü zamanda mutlaka işler iyiye gider sözüyle birlikte şansı yaver gidecektir. Karakterde kendinizden bir şeyler bulabilirsiniz ve sanki daha önce izlediğiniz bir filmin devamı gibi tanıdık gelebilir. Kuşkusuz bunda Jude Law'ın etkisi çok büyük.
Filmde kurgu ve senaryodaki duruluktan bahsetmişken senaryodaki bazı boşluklardan söz etmek gerekir. Özellikle sonunu daha iyi bağlayıp en azından izleyiciye aktarılsaydı eminim karakterin amacına ulaşmasına en az Dom kadar bizler de sevinecektik. Karakter her ne kadar açıklansa, olaylar düzgün bir kurguyla devam etse de filme biraz dram katılabilirdi. Kızıyla olan hesaplaşması ve yapması gereken konuşmalar çok kısa ve havada kalmış. Halbuki bu bölümler karaktere faklı anlamlar katabilirdi. İngiliz aksanıyla Jude Law'ı özleyenler, İngiliz suç filmlerini seven sinemaseverler için izlenebilir yapım olmuş.
Jude Law o muhteşem İngiliz aksanıyla ve oyunculuğuyla bir kez daha kendisini hayran bırakıyor. İngiliz filmlerinin tipik özelliği bol diyaloglar içermesidir. Söz konusu Jude Law olunca bu diyaloglar keyifli bir hal almakta. Dom karakteri farklı biri değildir aslında. Bilindik İngiliz kültürünü taşıyan, alkole ve kadınlara olan düşkünlüğüyle geveze bir tip. Dom patavatsız, küfürbaz, başına buyruk biridir. Bu halleri başına dertler açacaktır. Filmde en çok vurgulanan özelliği ise şanssız oluşu ve attığı her adımda işlerin kötüye gitmesidir. Ama en kötü zamanda mutlaka işler iyiye gider sözüyle birlikte şansı yaver gidecektir. Karakterde kendinizden bir şeyler bulabilirsiniz ve sanki daha önce izlediğiniz bir filmin devamı gibi tanıdık gelebilir. Kuşkusuz bunda Jude Law'ın etkisi çok büyük.
Filmde kurgu ve senaryodaki duruluktan bahsetmişken senaryodaki bazı boşluklardan söz etmek gerekir. Özellikle sonunu daha iyi bağlayıp en azından izleyiciye aktarılsaydı eminim karakterin amacına ulaşmasına en az Dom kadar bizler de sevinecektik. Karakter her ne kadar açıklansa, olaylar düzgün bir kurguyla devam etse de filme biraz dram katılabilirdi. Kızıyla olan hesaplaşması ve yapması gereken konuşmalar çok kısa ve havada kalmış. Halbuki bu bölümler karaktere faklı anlamlar katabilirdi. İngiliz aksanıyla Jude Law'ı özleyenler, İngiliz suç filmlerini seven sinemaseverler için izlenebilir yapım olmuş.
Eren Şimşek
erensim189@hotmail.com
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Yorumlarınız onaylandıktan sonra yayınlanacaktır.