34. İstanbul Film Festivali 4-19 Nisan tarihleri
arasında gerçekleştirilecek. Dünya sinemasının yeni örneklerinden ödüllü
filmlere, Türkiye sinemasının en yenilerinden klasiklerine, yeni keşiflerden
başyapıtlara, yönetmen ve oyuncuların katılımıyla yapılacak söyleşilerden
partilere, şehrin gözü iki hafta boyunca festivalde olacak.
Bizler
de festivalde öne çıkan ve merak uyandıran filmlerden bir derleme yaptık.
Yüzündeki Sır
(Phoenix)
Alman
sinemasının son dönemdeki en önemli temsilcisi sayılan Christian Petzold’un son
filmi Yüzündeki Sır, İkinci Dünya Savaşı’nı arka planına alan sürükleyici ve
merak uyandıran bir yapım olarak kağıt üzerinde festivalin en ilgi çekici
filmlerinden biri olarak duruyor. Petzold’un Barbara filminin başrol
oyuncularıyla birlikte çektiği filmle ilgili yorumlarda filmin türler arasında
gezindiği ve iyi bir neo-noir örneği olduğu da söyleniyor. Bizden hatırlatması.
Fanusta Yaşayanlar (Life
in a Fishbowl)
Festivallerde
keşif arayan, keşfetmeyi ve keşfederken de eğlenmeyi sevenler için her zaman
İzlanda filmlerini tek geçeriz. Az ama kesinlikli tesiri yüksek filmler üreten
bir sinema İzlanda sineması. Fanusta Yaşayanlar da işte İzlanda’nın bu yıl en
çok öne çıkan, Oscar’larda aday adayı olmuş ve İzlanda’daki yerel ödüllerin
neredeyse hepsini tek başına kucaklamış bir film. 2008’de İzlanda’da
yaşanan ekonomik krizin öncesinde üç karakterin hayat hikâyesini İskandinavya’ya
özgü bir sinema dili ve mizansen anlayışıyla beyazperdeye taşıyor. Müziklerin
de Olafur Arnalds imzasını taşıdığını söyleyelim.
Sarmaşık
Fragmanından
Nadir Sarıbacak’ın tek kişilik oyunculuk gösterisiyle sürüklediği düzgün bir
drama izlenimi veren Sarmaşık, aldığı eleştirilere bakılırsa kuşkusuz bundan
çok daha fazlasını barındırıyor. Festival bültenindeki tanıtıma öykünürsek,
film altı adamın yiyecek ve içecek kıtlığıyla gemide geçirdiği 120 günün
hikâyesini anlatıyor. Ancak yönetmene kulak verirsek film otorite ve birey
arasındaki ilişkiye odaklanıyor. Tolga Karaçelik’in neler yaptığı doğrusu merak
konusu. Festivalin ilgi çeken Türk filmlerinden.
While We’re Young
Frances
Ha filminden sonra Noah Baumbach çıtayı oldukça yükseltmişti. Onu takip eden
yeni filminde yönetmen, çocukları olmayan New York’lu bir çiftin hikâyesine odaklanıyor. Evlilik, orta yaş krizi, ikili ilişkiler, yabancılaşma
gibi temaların iç içe geçeceği filmde Baumbach’ın tutarlı ve minimalist sinema
dilini sürdürmesini bekliyoruz.
Hitler’e Suikast
(Elser)
Düşüş
filminden sonra Alman yönetmen Oliver Hirschbiegel ismini nasıl unutabiliriz
ki? Aradaki kötü üç Hollywood filminden sonra yönetmen son filmi için bir kez
daha Almanya’ya ve İkinci Dünya Savaşı yıllarına geri dönüyor. Hitler’e suikast
yapmayı planlayan direnişçilerin hikâyesini anlatan yönetmenden ustalıklı bir
dönem filmi bekliyoruz.
Taksi (Taxi)
Cafer
Penahi’yi tutabilene aşk olsun! Ev hapsi, iktidar baskısı, mahalle baskısı
derken, iyice sinemadan uzaklaşması beklenen yönetmen tersine daha da üretken bir biçimde geçmiştekinden daha da güçlü filmler çekmeye devam ediyor. Kiyarüstemi’nin
On filmini hatırlatan eseriyle Penahi geçtiğimiz Berlin Film Festivali’nde
Altın Ayı’ya uzanmıştı. Bir taksinin içinde bir ülkenin değişimini gözlemlemek
için Penahi’nin arabasına binmekte fayda var.
Küçük Serseri (Li’l
Quinquin)
Bruno
Dumont’un son harikası geçtiğimiz yıl festivallerde öne çıkan filmlerden biri
olmadı. Başta Cannes olmak üzere katıldığı pek çok prestijli festivalden eli
boş döndü. Ancak Cahiers du Cinéma dergisi yazarları filmi geçtiğimiz yılın en
iyi filmi olarak gösterdiler. Fransa’nın kuzeyindeki bir kasabada, ineklerin
içlerinde insan organları bulunması sayesinde ortaya çıkan bir dizi garip
cinayetin araştırılmasını konu alan filmin
yapı olarak David Lynch’in kült dizisi İkiz Tepeler’e benzediği de konuşulanlar
arasında.
Devlet Mafya El Ele
(La Trattativa)
Belgesel
bölümünü yakından takip edenler İtalyan Sabina Guzzanti’yi tanıyacaklardır. Guzzanti,
Berlusconi ve hükümetini kıyasıya eleştirdiği belgesellerini takip eden ilk kurmaca
uzun metrajlı filminde de merkezine Berlusconi’yi alıyor. Kara mizahı
kullanarak Berlusconi’yle dalga geçiyor adeta. İtalyan ve Fransız
eleştirmenlerin Elio Petri filmleriyle kıyasladıkları demokrasi parodisini
kaçırmamakta fayda var.
Bakir Dev (Virgin
Mountain)
Sizlerin
de Dagur Kari ne çekse izleriz dediğinizi duyar gibi oluyoruz. İzlanda’da,
küçük bir yerleşim alanında, cüssesiyle uyumsuz küçücük bir hikâye… 40’lı
yaşlarında, şişman ve annesiyle birlikte yaşayan Fusi isminde bir başkarakterimiz
var. Kendi dünyasında yaşayan Fusi’yi dışarıyla tanıştıran ise Fusi’nin tam
zıttı karakterde bir kadın ve sekiz yaşındaki bir kız çocuğu… Noi Albinoi’yi
özleyenler düşünmesinler, koşa koşa bilet kuyruğuna şimdiden girsinler deriz.
Victoria
Berlin
Film Festivali’nin bu yıl en çok konuşulan filmlerinden biri de Victoria oldu.
140 dakikalık süresine karşın tek bir plândan oluşan film, bu biçimsel
özelliğine rağmen farklı türler arasında yaptığı geçişlerle ve sürekli ayakta
tuttuğu merak unsuruyla öne çıkıyor. Filmin yönetmeni filmi için “Bu bir banka
soygunu filmi değil. Bu bir banka soygunu.” ifadesini kullanıyor. Tesiri baştan
garantili olmasa da mayınlı bölgelerde gezinmek isteyenler için ilginç bir
deneyim olabilir.
Sihirli Kız (Magical
Girl)
Bu
yıl İspanya’nın tozunu attıran Sihirli Kız, bir kesişen hayatlar hikâyesi.
Birbirine benzemeyen, farklı hayatları olan, farklı karakterlerin birbirinin
içine dolan acıları… Klasik bir hikâye gibi gözükmesine rağmen şaşırtıcı bir
akışı olduğu söyleniyor. Pedro Almodovar da filmi övmüşse bir şans tanımalı
deriz!
Beden (Body)
Berlin
Film Festivali’nden En İyi Yönetmen Ödülü’yle dönen Malgorzata Szumowska’nın
yeni filmi Beden, birkaç kayıp ruhun hikâyesini anlatıyor. Bir
tarafta karısını kaybettikten sonra işiyle meşgul olmaya çalışan bir avukat ve
onun anoreksi hastası kızı var. Diğer tarafta ise yaşadığı kaybı başka
yöntemlerle hafifletmeye çalışan Anna. Bir yanda fizik, diğer yanda metafizik.
Bir yanda absürt bir mizah, diğer tarafta oldukça ağır bir dram. Beden, ölüm
mefhumunun dünyaya miras bıraktıklarının peşine düşüyor.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Yorumlarınız onaylandıktan sonra yayınlanacaktır.